UZUN “ÖRGÜTE HARAÇ VERECEK PARAMIZ YOK”
AK Parti eski Zonguldak il Başkanı Alfa İnşaat Ltd. Şti. Genel Müdürü Celil Uzun, Kozlu'da sürdürdüğü inşaatın taşeron firmasında çalışan bir kişinin taşerondan alacağı olduğunu öne sürerek şantiyeyi arkadaşlarıyla bastığını ve önce intihara teşebbüs ettikten sonra, bu kez örgüt üyesi olduklarını söyleyerek ölüm tehditleri savurduğunu, bu olaylara rağmen polisin ve savcılığın olaya gereken önemi vermediğini öne sürdü. Celil Uzun kendisinin dışında oğlu Fahri Uzun'un, mühendisinin de ölüm tehditleri aldığını ve mühendisin şantiyeden kaçtığını da belirterek olayı şöyle anlattı: “ Savaş Arslan isimli işçinin kendi elemanı olmayıp Ferdi Karakuğum isimli şahsın taşeronunda çalıştığını belirten Uzun, taşeronların işçileri SGK ve maaşlarını zamanında ödemediğinden ve bizlerde onlara güvenmediğimizden, taşeron işçisi olsa bile bunların SGK ve maaşlarını kendilerinin ödediğini söyledi. Çalışanların SGK ve maaşlarını kendilerinin ödediğini ödediklerini de taşeron firmanın hak edişlerinden kestiklerini ifade eden Uzun, “Taşeronlar bazen çalıştırdıkları işçilerin maaşlarını SGK’larını ödemediklerinden firma olarak biz zor durumda kalıyoruz. İş yerinde oluşabilecek kazalarda tek taraflı sorumlu olmamak için bunların tüm ödemelerini firma olarak biz yapıyoruz, ödediğimiz ücretleri de Taşeronun hak edişinden kesiyoruz. Bahsi geçen kişiye de aynı uygulamayı yaptık. Savaş Arslan isimli kişiye firma olarak hiç borcumuz yoktur. Zaten bize verdiği yazılı açıklamada ”Firmadan alacağım yoktur” yazılı ve imzalı belgesi mevcuttur. Buna da inanmayanlar varsa banka dekontlarını da gösterebiliriz. Asıl konuya gelirsek, Savaş Arslan ile taşeron firma sahibi Ferdi Karakuğum ile bir anlaşma yapmışlar. 3-4 yıldır da birlikte çalışıyorlar. İlişkilerini de geliştirmişler. Bu ilişkiler dahilinde Savaş Arslan taşeron firma sahibi Ferdi Karakuğum’a yarım kilo altın (500 Gr) vermiş. Alış verişi bilen şahidi de var. Temmuz - Ağustos ayları içinde ben bunlara “Bakınız iş bitmek üzere, taşeronda alacağınız var mı? Ben Taşerona olan hesabımı kapatacağım” dedim. Çalışanlarda bana “ Yok abi bizim kimseden alacağımız yok” dediler ve gittiler. Bu şahıs bir hafta önce beni aradı görüşmek istediğini söyledi. Büroya geldi ve “Ben size o zaman alacağımız yok dedim ama bu taşeron firma sahibi Ferdi Karakuğum bizim 60 Bin Lira paramızı vermedi. Bunu bize sen ödeyeceksin” dediler bana. Bende bunlara “ Taşerondan alacağınız var mı” diye sorduğumda yok dediniz. Ve alacağım yoktur diye de bana belge imzaladınız. Ama yinede hesaplarımızda bir yanlışlık varsa da onuda bakarız. Taşeronun bizde 10 lira alacağı da varsa ben onu size vereyim” dedim. Bu şahıs Savaş Arslan taşeron firma sahibi Ferdi Karakuğum köyüne barkına gidiyorlar, batmış iflas etmiş kişiden ama para alamıyorlar. Sonra bende olayı düşündüğümde bunlar taşeron firma sahibi ile anlaşmalı bir olay. Onların yanında çalışan bir kişi benim yanıma geldi. Bana “ Abi bunların meselesi seninle alacak verecek meselesi değil. Bunlar taşeron firma sahibi Ferdi Karakuğum’a altın verdiler. Altının parasını geri alamayınca sana böyle bir numara çekip senden para kopartmaktı. BU hadiseler neticesinde senden ne kopartabilirlerse kar diye düşündüler“ dedi bana. Olayın kısa ve net özeti budur. Daha sonra tekrar benim yanıma gelerek “ Biz Ferdi’den paramızı alamıyoruz. Bize parayı ver, vermezsen de almasını biliriz” diyerek tehdit etmeye başladırlar. Ben bunlara yüz vermeyince inşaat alanındaki kule vincine çıktılar. İntihar ederiz diye tekrar manevi tehditler savurmaya başladır. Daha sonra tekrar şantiyede yanıma geldiler ben tekrar” Size borcum yok” dedim, onlarda “Biz Örgüt üyesiyiz. Paramızı almasını biliriz” diyerek şantiyeden dışarıya çıktılar. Şantiyeden çıktıktan sonra dışarıda sesler duymaya başladım. Bir baktım ki 15 kişi toplanmış bağırışıyorlar. “Celil Uzun paramızı ver. Alacağımız ver” diyerek beni karalamaya çalıştılar. Dışarıda toplanan 15 kişinin hiç biri de bende çalışmamış kişiler. İçlerinde bir tek Savaş Arslan bizde çalışmış diğerlerini tanımıyorum bile. Sağdan soldan 15 kişi toplamış orada beni tehdit edici konuşmalar yapıyorlar. Sonra bir anda koşarak kule vincine çıktı ve “ ben intihar edeceğim” diyerek bağırmaya başladı. Bunun üzerine zaten akşam olmuştu, bizler şantiyeden o şekilde ayrıldık arabalara yöneldik ki, dışarıdaki 15 kişi bize saldırdı. Başladık aramızda kavga etmeye, sonra olay polise yansıdı. Bunun üzerine bazı haber sitelerinde haberler yapıldı ve bu haberlere de ilginç yorumlar yazılmış Gözlerime inanamadım, bizim şantiyeden demir çaldığını tespit ettiğimiz ve polise teslim ettiğimiz bir eski çalışanımız bile benim aleyhimde yorum yazmış. İnsan utanır bir kere o yorumu yazarken. Sen hırsızlık yaptığın için seni polise teslim etmişim ve şirketle ilişiğini kesmişim, sen utanmadan oraya yorum yazıyorsun. El insaf… Bizi karalamaya çalıştılar. Bu şahıslara bir kuruş borcumuz yoktur. Bu gelişmeler yaşanırken emniyet güçleri ile Cumhuriyet Savcılarının ne yaptıklarını bir türlü çözemedik. Bunların sorumluluğu kendilerindedir. Hiçbir önlem ve tedbir almıyorlar, bundan sonra ki olacaklardan da Cumhuriyet Savcılığı ve Emniyet Müdürlüğü sorumludur. Biz kimsenin hakkını yemedik, hakkımızı da yedirmedik. Onlar bizi koruyamıyorlarsa, biz kendimizi kollamasını da korumasını da biliriz. Şahıslar dün yine şantiyeye gelmişler. Tehdit küfür savurarak çekip gitmişler. Bunlardan sürekli şikayetçi oluyoruz. 155 Polis imdat telefonuna ihbarda da bulunuyoruz. Şahıslar gittikten sonra polisler gelmiş ama bir tutanak dahi hazırlamadan gitmişler. Adamlar şantiyemizde bize saldırmışlar, bizi darp etmişler doktordan rapor almışız, polis bize “ sizde onlara vurmuşsunuz” diyor. Ne yapacaktık. Onlar bize vururken bizi darp ederken birde yetiş polis diyerek bekleyecek miydik? Adamlar bize yumruk sallıyor, ellerinde sopalarla bize saldırıyor, onlar o şekilde hareket ederken biz kendimizi savunmayarak “ aman polis yetiş” diyerek bekleyecekmiydik. Adamlar “biz örgütteniz, paramızı almasını biliriz” diyerek tehditler savuruyorlar, bunu polisin yanında söylediler. Bende polise “ gördün mü bak söylediği cümleyi, biz örgüt elemanlarıyız diyorlar” dedim. Polis umursamadı bile. Yerdeki kişiler kule vincindeki arkadaşlarına polislerin yanında “ in aşağıya ne bekliyorsun orda. Gel bunların hepsini vuralım” diyor polis kılını bile kımıldatmıyor. Ben bu işi anlamadım gitti. Emniyet güçleri hala “onlara sizde vurmuşsunuz” diyorlar. Bu düşünceyi ve zihniyeti anlamış değiliz”