Köşe Yazarları

TANRI MİSAFİRİ VE BENİM KARA OĞLUM OVİC

TANRI MİSAFİRİ VE BENİM KARA OĞLUM OVİC

İki sene kadar önce bir kurban bayramı öncesi idi. İstanbul’da okuyan oğlum anne sana bir şey soracağım. Bizim yurtta kalan Kongo’lu (Afrika’dan )birisi var herkes kurban bayramı tatili için memleketine gidiyor. O burada yalnız kalacak bu yüzden gelirken onu da getirebilir miyim dedi. Bende tabii getirebilirsin oğlum dedim. Biz bayram hazırlıklarımızı yaptık ve merakla onları beklemeye başladık. Ve o gün geldi çattı.

Biz balkonda bekliyoruz, oğlum yanında kapkara, uzun boylu, kıvırcık saçlı, şirin bir delikanlı ile geldi. Sıcacık bakan bir çift gözle, göz göze geldik. İçime sıcacık bir sevgi aktığını hissettim. Hoş geldin hoş bulduk faslından sonra odasına yerleşti. Bizler nasıl hareket edeceğimizi ne diyeceğimizi bilemiyorduk. Ama samimi bir çocuktu, bizler ona, o bize çok çabuk alıştık. En çok hoşuma giden davranışı ise bana anne ve eşime de baba demesiydi .Bizleri ailesi kabul etmişti,hatta misafir geldiğinde benimle kalkıp onlara hizmet ediyordu.Buda beni çok memnun etti tabii ki.Hatta anneme babama da Anneme ve dede diyordu.Tamamen bizim çocuğumuz olmuştu.Ben çocuklarıma çok sarılıp öpen bir anneyim,öyle zamanlar oluyordu ki Ovic onları bile kıskanıyor ,gelip kollarımın arasına girerek ,anne ben büyük görünen ama küçük bir çocuğum diyordu..Bende ona sarılıyor  öpüyor ve  başını okşuyordum  o buna çok seviniyordu…Ovic bize ve Ereğli’ye defalarca geldi gitti ,artık o bizim çocuğumuz olmuştu.Bana geçen anneler gününde bir mektup yazdı.Anne seni çok seviyorum benim için yaptıklarını asla unutmayacağım ,bu yaptığınız iyilikler size bir gün geri dönecek.Oğlun okuyup mühendis olacak ve sana bakacak diyordu…

Gelelim köşe yazımda Ovic’i anlatmamdaki sebebe; Çok uzak diyarlardan buralara okumak ve bir yere gelebilmek için gelen kara oğlum, benim onu birkaç defa misafir etmemi unutmuyor, minnet duyuyordu. Ve sana bunun karşılığını ödeyeceğim diyordu. Ben ona evimi açarken, annelik yaparken asla ondan böyle bir karşılık bekleyerek yapmamıştım, bu bizim örf ve ananelerimizden gelen bir şeydi. Bizler soframızı hazırlarken bir tabak fazla koyup, bu da tanrı misafiri için diyen bir ecdadın torunlarıyız Ama artık çok yazık ki bunlar unutuldu. Kimse yapılan bir iyiliğin minnetini duymuyor. Şöyle etrafımıza baktığımızda çoğu zaman oğul ana babaya, komşu komşuya, kardeş kardeşe, arkadaş arkadaşına kazık atma, onları aldatma çabasında bu nadirde olsa böyle

.Umarım bu  yazı insanların birbirlerine daha dostça ,daha sevecen bakmalarına sebep olur.Bizim çok sevilen bir atasözümüz vardır,ve çok kullanılır…’’Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır ‘’Bundan sonra içtiğimiz bir bardak suyun ,bir bardak çayın,bir fincan kahvenin hatırı inşallah hiç unutulmaz…Sevgili okurlarım,sizlere yapılan  ve sizin yaptığınız iyiliğin hiç unutulmadığı sevgi ve saygı dolu günler dilerim.Hoşça kalın….

 

Yazı için 0 puan verdiniz

Reklam

1 Yorum

  • bence daha güncel konulara deyinmelisiniz.butür konuların manevi değerleri vardır.